Ücretsiz Konsultasyon
0 532 746 88 47
Cilt Yenileme; Zamanın ve yaşananların verdiği yıpranma ve hasarlanma ile cilt sağlıklı görünümünü kaybeder. Yeniden sağlıklı ve genç görünüm için pek çok cilt bakım ve tedavi yöntemi vardır.
Lazer Cilt YenilemeCiltte zamanla ve yıpratıcı olaylarla meydana gelen değişimin bertaraf edilmesi, kırışık ve çizgilerin silinmesi, varsa hasarlı bölgelerin düzeltilmesi, cilde yeniden gençlik ve sağlık kazandırmak için yapılır.
Lazerle cilt yenileme işlemi cildin yıpranmış ya da hasar görmüş olduğu durumlarda, zaman zaman farklı kombinasyonların içinde yer aldığı lazer tedavileri kullanılmaktadır. Lazer uygulamaları hamile ya da emziren kadınlarda, gelişme çağındakilere, kalp damar rahatsızlığı yaşayan hastalara uygulanmamaktadır. Ayrıca farklı rahatsızlıklar nedeniyle ilaç kullanma sürecinde olan kişiler lazerli işlemlere ancak doktor kararı ile girebilirler. Bu kısıtlılıkların dışında olan herkese lazer tedavisi uygulanabilmektedir.
532 nano metre ve 1064 nano metre gibi çeşitli dalga boylarında ışın üreten lazer sistemidir. Bu teknolojinin en önemli avantajı kısa süre içinde çok güçlü atışları peş peşe yapmasıdır.
Q-switched Nd:YAG Lazer ışığı çevredeki normal dokulara hasar vermeden sorunlu dokudaki pigmentleri azaltır ya da yok eder. Q-switched sisteminin çok farklı cilt türlerinde başarılı etkiler oluşturduğu deneyimlerle ortaya çıkmıştır.
Pigment sorunları yüzeysel ve derin olabilmektedir. Çiller, sütlü kahve lekeleri, kahverengi yaşlılık lekeleri, güneş lekeleri benzeri yüzeysel lezyonlar, cihazın 532 – 660 nanometre dalga boyundaki özelliğiyle tedavi edilmektedir. Damarsal sorunlarda 595 nanometre dalga boyunda, doğumsal leke ve benler olarak adlandırılan Becker Nevus, Ota Nevus denilen daha derindeki lezyonlar için ise 1064 nanometre dalga boyu kullanılarak tedavi uygulanmaktadır.
Lazerle cilt yenileme işleminde uygulama yapılacak bölgeler doğal ya da yapay bronzlaşma durumunda olmamalıdır. Böyle bir durumda bronzlaşmış cilt gelen ışınları alıkoyarak irritrasyon gibi olumsuzluklar ile karşılaşılabilmektedir. Bununla birlikte Q-switched Nd:YAG Lazer ışığı koyu renk tenlerde dahil olmak üzere bütün cilt türlerinde oldukça rahat kullanılmaktadır. Ciltte olumsuz yan etkiler üretmemesi sayesinde bir iyileşme sürecine gereksinim duyulmamakta tedavi gören kişi günlük yaşamına hemen devam edebilmektedir.
CO2 Fraksiyonel Lazer; Karbondioksit (CO2) lazer Yine dokuların hedeflenen kısmına ışın verilirken, yakındaki diğer sağlıklı dokulara ışın müdahale etmemektedir. Bu şekilde ışınla buharlaşan dokuların yakınındaki sağlıklı dokular, derhal iyileşme sürecine katkı sunabilmektedirler. Bu sayede iyileşme dönemi daha kısa sürede tamamlanmakta, az miktardaki kabuklanma çok kısa sürede son bulmaktadır.
Bu ışınlar, cilt dokusundaki su molekülleri ile etkileşim kurarlar. Etkileşime geçen dokular, CO2 lazer ışınlarının verdiği ısı ile 120 mikron çaplı sütun yapıları şeklinde buharlaşır. Tam da uygulama anında kollajen hücre yapıları uyarılır ve kısalmaya başlar. Bu iyileşme tepkisinin ilk adımıdır. Buharlaşmış olan dokular yanlardaki sağlam kalmış doku gruplarının desteği ile hızla yeniden oluşur. Bu uygulamada müdahalenin derinliği diğer yöntemlerdeki gibi takriben değil, net olarak doktor tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla tüm bu artılar eklenince iyileşme süresi diğer yöntemler karşısında yok denecek kadar kısa ve rahat geçer.
Oluşan yeni dokularla birlikte kollajen hücre yapılarının ve elastin bağ dokularının sentezinin güçlenerek artması, cildin gerilmesini ve gençleşmesini sağlamaktadır. Bu cilt yenilenmesi, CO2 lazer ile sağlanan mikrotermal tedavi ile sağlanmaktadır.
Ciltteki uygulama alanının genişliği, yıpranmanın boyutu ve nedenlerine göre uygulama seans ve sayısı değişebilmektedir. Farklılık gösteren seans süreleri genellikle bir saatin altında olmaktadır. Lazer uygulamalarının ağrısız olması ve herhangi bir iyileşme sürecine gerek duyulmaksızın günlük yaşama hemen dönülebilmesi gibi avantajları, tercih edilme nedenleridir.
Lazer yöntemi ile cilt yenileme işlemi her ne kadar konforlu ve kolay görünse ve çok makul iyileşme süresine ihtiyaç duymasına rağmen olası risk faktörleri göz ardı edilmemeli, uygulama mutlaka uzman doktorun kontrolünde yapılmalıdır.